Gençlik yılları amerikan arabalarıyla geçmiş bugün ise hala bir amerikan özlemiyle yaşayan ve Allah uzun ömür versin ama "Bir 57 Chevy alamazsam gözlerim açık gider bu dünyadan"diyen;denizi ve kumu ile meşhur Sakaryamızın şirin tatil beldesi Karasu eski belediye başkanı ağabeyim Sedat Büyük'ün oğlunun bölgede ses getiren düğünü için 24-Ekim-2009 Pazar günü üstü açık 66 Chevy ile Karasu'daydım.Aylar öncesinden belli olan bugün için sözleşmiştik ama tek endişem malum bu mevsim de üstelik karadeniz iklimine sahip bir bölgede üstü açık ile gelin arabası olma riskiydi;ama gelinimiz dahil tüm ailenin içine doğmuşcasına dillerinde o gün için "Hava güzel olacak ve düğün arabası da bu kırmızı üstü açık olacak"sözü hakimdi;hatta yabancı gelinimiz Olesya"Ben şemsiye bile tutmaya razıyım yeter ki bu araba olsun" derken adeta gözlerinin içi parlıyordu;Ve beklenen gün gelince yazdan kalma diyebileceğimiz ılık ve güneşli hava aileyi haklı ama oldukça şanslı çıkardı;Aslında düğün akşam 19.00da salondaydı ancak saat 14.00 gibi Karasu'daydım ve Ukrayna adetiyle öğle sonrası başlayan düğünün gündüz bölümü geceden daha keyifliydi;Balıkçıların olduğu sahilde sonbahar yapraklarının üstüne serilen kırmızı halı ve patlatılarak gökten yağdırılan kırmızı güller altında kurulan platformda Karasu Belediye başkanının kıydığı nikahla başlayan eğlentide davullar zurnalar kemanlar susmadı;bir süre sonra eğlence teknede Karadeniz turuyla devam etti;davulcu adeta Karadenizin karşı kıyısında gelinimizin memleketi Ukrayna sahillerinde de duysunlar diye vuruyordu;
karaya tekrar çıktığımızda sıra bir başka mekanda Sakarya Nehrimizin Karadenizle buluştuğu yeşil alandaydı "Vur patlasın çal oynasın" diye herhalde buna diyorlardı;geceden önce bir yer daha vardı ki dalgaların sahili dövdüğü nokta; Karasu Sahillerin de son fasıl! ve gelin Olesya geldiği uzaak karşı kıyılara elveda der gibiydi yeni vatanından sevdikleriyle birlikte;hava artık oldukça karardı ve salona doğru gitmek gerekiyordu önce eve gittik üst baş derken özellikle bayanlar için,ve ardından bir gelin alma konvoyuyla Karasu caddelerini inleterek salona geldik; bugünkü olanlardan habersiz davetliler sözüm ona düğüne geliyorlardı
artık kapıda iki dünür aile türk usulü gelenleri karşılayarak yer gösterdiler ve ilerleyen saatlerde gelin ve damat görkemli bir gösteriyle salona girdiler ve sonrası bildik sahnelerle düğün doğal akışına geçiverdi;artık ben! dönüş yolum uzun gündüzün güneşi de yok ısıtacak,üstelik çiğ ve gecenin sert havası süratle karışınca bir an önce dönüş yoluna çıkmak istedim ve isteğimi adaşım Sedat Ağabeyimizde uygun görüp herkesle vedalaşıp Sakarya'ya döndüm dönmesine de sıkı giyinmeme rağmen yolculuk, soğuk ve sıkıntılıydı yağmur yoktu ama çiğ aratmadı silcekleri sık sık çalıştırmak zorunda kaldım hatta kaloriferden bile medet umdum ayaklarımı ısıtacak diye;bir saatlik yolculukla gelip dükkana arabayı yanaştırdım;güzel bir günün keyfi bu sıkıntıyı bastırdı;zaten laf aramızda bu yaşadığım yolculuğu neden olarak görmesem kendimi Sakaryadan bir domuz gribi vaakası olarak adledecektim;
işte bu güzel düğünden fotoğraf kareleri;